Skip links

Anayasa Mahkemesi’nin Ümit Karaduman Başvurusu Kararı Hakkında

Anayasa Mahkemesi’nin 02.02.2022 Tarihli ve 2020/20874 Başvuru Numaralı ‘’Ümit Karaduman Başvurusu’’ Kararı’nın İncelemesi

GİRİŞ

07.04.2020 tarihli ve 31802 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 02.02.2022 tarihli ve 2020/20874 başvuru numaralı ‘’Ümit Karaduman Başvurusu’’ kararında; tutuklu olan Başvurucu’ya gelen veya Başvurucu tarafından gönderilen mektupların sakıncalı olup olmadığı değerlendirilmeksizin Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (“UYAP’’) kaydedilmesi değerlendirilerek özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiası incelenmiştir.

OLAYIN ÖZETİ

Başvurucu Ümit Karaduman, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 13/02/2018 tarihinde tutuklanmış olup İnfaz Kurumu’nda tutuklu olarak bulunmaktadır.  10/10/2016 tarihli Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün Genelgesi (“Genelge’’) ile infaz kurumunda hükümlü ve tutukluların, resmi makamlara veya savunması için avukatına verdiği kapalı zarf içindeki mektup ve fakslar hariç olmak üzere tüm bu iletişim araçlarının taranmak suretiyle, UYAP’a kaydedilmesi gerektiği ülke genelindeki infaz kurumlarına Başsavcılıklar aracılığı ile iletilmiştir. İnfaz kurumları taraflarına iletilen Genelge doğrultusunda hareket etmeye başlamış ve Başvurucu’nun gönderdiği ve tarafına ulaşan mektuplar Genelge uyarınca UYAP’a kaydedilmiştir. Başvurucu; gönderdiği ve kendisine gelen mektupların UYAP’a kaydedilmesine rıza göstermediği gerekçesi ile ilgili kayıtların silinmesini ve bu uygulamaya son verilmesini talep ederek İnfaz Hakimliği’ne başvurmuştur.

Başvuru dilekçesinde, başvurucu gönderdiği ve kendisine gelen mektupların kalıcı olarak sisteme kaydedilmesinin yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesi ile bu uygulamaya son verilmesini ve ilgili kayıtların silinmesi talep etse de İnfaz Kurumu tarafından talebine cevap verilmediğini vurgulamıştır. Başvurucu, Anayasa ile korunan özel hayata saygı hakkı ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. İnfaz Hakimliği ise, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (“Kanun”) 68/2 maddesinde hükmedildiği üzere hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektupların mektup okuma komisyonu tarafından, komisyon bulunmaması halinde ise kurumun en üst amirince denetleneceğinin düzenlendiğini vurgulayarak hüküm uyarınca işlem yapıldığını ve Anayasa’ya aykırılığın söz konusu olmadığını savunmuştur.

Bunun üzerine Başvurucu, 01/07/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuş ve özel hayata saygı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğinden bahisle tazminat talep etmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 14.09.2020 tarihi ve 2020/403 sayılı Kararı ile, UYAP sistemine kayıt işlemi mümkün olsa da bu işlemin sınırsız ve koşulsuz olamayacağını ifade edilmiştir. Bu kayıt yetkisinin kapsam ve sınırının; Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük (“Tüzük”) ve 5275 sayılı Kanun’da yer alan denetleme yetkisini ihlal etmeyecek nitelikte düzenlenmesi gerektiğine yer vermiştir. İlgili Tüzük ile hükümlü tarafından alınan ve gönderilen mektupların sakınca içermeme, özel nitelikte ve mahremiyet kapsamında olsa dahi elektronik sisteme kaydedilmesine karşı bir koruma içermeyeceğinin altını çizmiştir. Mahkumiyetlerinden ari olan ve dış dünya ile kişisel veri niteliğinde veriler ile bağlantı sağlayan yazışmaların, herhangi bir ayrıma tabi olmaksızın UYAP’a kaydedilmesinin öngörülmesi ile birlikte, ne kadar süre ile sistemde kalacağı, sisteme erişim ve kullanım hakkı olan üçüncü kişilerin esaslarının belirlenmemiş olması gerekçeleriyle, bahsi geçen Genelge’nin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli olmayıp kanunilik ölçütünün maddi bir içeriği de gerektirmesi nedeni ile kanunun niteliği önem arz etmektedir. Danıştay tarafından düzenlemeye dair hususlarda, mahpusların yazışmalarının kayıt süresi, üçüncü kişilerin bu kayıtlara erişimi, verilerin kullanımı, imhası ve gizliliğinin sağlanması noktalarında muhataplarının yetki aşımı ve keyfiliğine karşı yeterli güvenceye sahip olması gerekmektedir. Somut olaydaki düzenleme ile, mahpusların sakıncalı bulunmayan, kişisel nitelikli bilgilerini barındıran ve mahkumiyete konu yargısal süreci etkileyecek nitelikte olmayan yazışmaların sisteme kaydedilmesi suretiyle muhafaza edilmesine olanak sağlayarak mevzuatın belirlediği “Sakıncalı Yazışma’’ ayrımından uzaklaşarak usulden ayrılma sonucunu doğurduğu değerlendirme kapsamına alınmıştır.

Anayasa Mahkemesi somut başvuruyu, Anayasa m. 20 ve m. 22 kapsamında değerlendirmiştir. Anayasa’nın 20. maddesi; özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenlenebileceğini, 22. maddesi; haberleşme hürriyetini ve kapsamını güvence altına almaktadır. Değerlendirme çerçevesinde, tutuklu ve hükümlülerin yazışmalarının UYAP’a kaydedilmesinin özel hayata saygı ve haberleşme hürriyetini ihlal etmediği sonucuna ulaşılsa da sisteme kayıt işleminin kamu makamlarına sınırsız yetki verdiğini vurgulamıştır. Bununla birlikte denetim müdahalesinin orantılı olmasına sağlayacak koşulların fiilen sağlanmaması gerekçesi ile ihlal sonucuna ulaşılabileceğinin altını çizmiştir.

SONUÇ

Somut başvuruda, tüm tutuklu ve hükümlülerin savunmaları için avukatlara verdiği mektuplar veya resmi makamlar ile yazışmaları hariç olmak üzere tüm yazışmaların taranarak UYAP’a kaydedilmesi gerektiği düzenlemiştir. İlgili düzenleme, yazışmaların sakıncalı olup olmaması ayrımına gitmeksizin sisteme kaydedilmek suretiyle muhafaza edilmesine olanak sağlamaktadır. Ancak mahpusların yazışmalarının sistemde ne süre ile tutulacağı, üçüncü kişilerin ilgili yazışmalara erişimi ile yazışmaların kullanımı ve üçüncü kişilerle paylaşımının hangi şartlar ile ne kapsamda olacağı açıkça düzenlenmediği gerekçeleri ile, Başvurucu’nun Anayasa madde 22 ve madde 20 hükümleri ile güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme ve mahremiyet kapsamında haberleşme hürriyetinin ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine oybirliği ile hükmedilmiştir.

DEĞERLENDİRME

Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile koruma altına alınan özel hayata saygı hakkı uyarınca herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahip olup bu hakkı ihlal eden eylem veya işlemler aleyhine bireysel başvuru yapılabilmektedir. Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın ancak kanunla sınırlanabilmekte ve bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerekmektedir. Bu kapsamda başvuruya konu özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti kanunla sınırlandırılabilecek ise de bu sınırlamanın ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerekmektedir. Somut olaya konu mektup ve yazışmaların UYAP sistemine kaydedilmesi, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu bakımından da değerlendirildiğinde Kanunun amacının kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini koruma olarak belirlendiğinden ve kişisel verilerin işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma ilkesine uygun olarak işlenmesi gerektiğinden başvuruya konu yazışmalarının sakıncalı olup olmadığı değerlendirilmeden UYAP sistemine kaydedilmesi ve bu yazışmaların ne kadar süre ile sistemde saklı tutulacağı ile bu yazışmalara kimlerin erişebileceğine ilişkin bir belirleme yapılmamış olması nedeniyle başvuruya konu olayda özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği değerlendirilmektedir.

Bilgi ve değerlendirmenize sunulur.

Detaylı Bilgi İçin

info@eyuboglubuyukatak

This website uses cookies to improve your web experience. We use cookies to provide you with the best web experience. You can read the privacy policy here.