A. Giriş
Bilindiği üzere 07.05.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) yürürlüğe girmiştir. Kanunun getirilişi ile birlikte kişisel verilerin gerçek veya tüzel kişiler tarafından hukuka aykırı olarak işlenmesinin önüne geçilmek istenmiştir. Kişisel verilerin en yoğun olarak işlendiği alanlardan biriside iş hukukudur. İş hukukunun konusunu büyük ölçüde iş sözleşmeleri oluşturmaktadır. İşçi ile işveren arasında iş ilişkisini düzenlemek amacıyla akdedilen iş sözleşmeleri kapsamında işverene çeşitli haklar tanınmıştır. Tanınan bu haklardan en önemlileri arasında işverenin yönetim hakkı yer almaktadır. İşverenin iş sözleşmesine, yasalara, toplu iş sözleşmesine uygun olarak işin yürütümü ve işçilerin işyerlerindeki davranışlarını düzenleyebilmek adına vereceği talimatlara yönetim hakkı denilmektedir. Hatta yönetim hakkı, verilen talimatlara uyup uymadığının denetlenmesi yetkisini de beraberinde getirmektedir1 . Bu hakkın kullanılamadığı varsayımında işverenin işinin yürütümü sekteye uğrayabilecek ve işveren bu durum sebebiyle önemli hak kayıpları yaşayabilecektir. Dolayısıyla bu hak işveren açısından oldukça önemlidir.
Denetim ve yönetim hakkı kapsamında teknolojik ilerleme ile birlikte işçilerin kişisel verileri daha sık olarak işlenebilmektedir. İşverenin denetim ve yönetim hakkını kullanabilmek adına işçinin verilerini işlenmesine örnek olarak; işçinin elektronik ve biyometrik giriş kontrol sistemleri vasıtasıyla izlenmesi, işçinin işyeri dışında elektronik yer belirleme sistemleri ile izlenmesi, işçinin iletişiminin izlenmesi, işçinin görüntü ve/veya ses kaydeden cihazlar vasıtasıyla gözetlenmesi gibi durumlar gösterilebilmektedir. Bu noktada önemli olan işverenin yönetim hakkını ve beraberinde getirdiği denetim hakkını kötüye kullanmaması ve işçinin kanun uyarınca kişisel verilerini ihlal etmekten kaçınmasıdır.
B. İşçinin Konum Verisinin İşlenmesi
İşin niteliği gereği pek çok işçi işyerinden uzak olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bu sebeple işverenler işyerinden uzakta çalışan işçilerinin bulunmaları gereken konumları tam olarak belirlemek ve teyit etmek istemektedir. Aksi halde işveren işçilerine karşı iş sözleşmesinden kaynaklı olarak sahip olduğu denetim ve yönetim hakkını kullanamayacaktır. İşveren işçinin ulaşım aracını kullanım talimatlarına uygun kullanıp kullanmadığını, aracı yalnızca iş amaçlı olarak kullanıp kullanmadığını denetlemek adına konum verilerini işlemektedir. Bu hususu da iş hukuku kapsamında yönetim hakkının içerisinde bulunan denetim hakkına dayandırmaktadır. Ancak burada üzerinde durulması gereken nokta işçinin kişisel verilerinin korunması hakkı ile işverenin menfaatlerinin bir teraziye koyularak hangisinin daha ağır bastığının belirlenmesidir. Yani meşru menfaatin varlığı halinde bile öncelikle işlemin gerekli ve ölçülü olup olmadığının ve en asgari müdahaleyi içerip içermediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.2 Dolayısıyla işleme faaliyetinin ölçülü olmaması halinde kanun anlamında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi söz konusu olacaktır. Konunun çözüme kavuşturulabilmesi adına konum verisinin işlenmesi açısından iki türlü değerlendirme yapmak gerekecektir:
– Taşıtın özel amaçlı kullanımına izin verildiği haller,
– Taşıtın özel amaçlı kullanımına izin verilmediği haller
Aracın özel amaçlı kullanımına izin verilmesi halinde işçi mesai saatleri dışında dahi aracı kişisel işleri için kullanabilecektir. Bu durumda işverenin denetim hakkı ile işçinin özel hayatının gizliliği çatışması ortaya çıkacaktır. Eğer işçinin mesai saatleri dışında kullanımında işveren tarafından konum verisi işleniyor ise bu durumun meşru bir temele dayanması mümkün değildir. Yani örnek olarak, işçi mesai saatleri dışında aracı ile herhangi bir kafeye veya lokantaya gittiğinde bu durumun işveren tarafından konum verisi yoluyla bilinmesi özel hayatın gizliliğinin ihlali sayılacaktır. Dolayısıyla kanun anlamında kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi durumu oluşacaktır. Ulaşım aracının özel amaçlı kullanımına izin verilmediği hallerde ise konum verisinin mesai saatleri ile sınırlı olmak üzere işveren tarafından işlenmesi, işverenin meşru menfaatine dayalı bir temele dayanmasına sebebiyet verecek ve bu noktada işverenin denetim hakkından bahsedilebilecektir.
C. Sonuç
İşçinin konum verilerinin işlenmesi kanunun temel ilkeleri ve kuralları çerçevesinde her halükarda işçinin kişisel verilerinin korunması hakkına en az müdahale edecek yöntemlerle gerçekleştirilmeli, asgari düzeyde veri toplanmalı, ölçülü, gerekli ve şeffaf olmalı, işçinin davranışlarının izlenmesine yol açmamalı ve izleme sonucunda toplanan kişisel veriler sözleşmenin ifasının zorunlu kıldığı ölçüde hukuka ve dürüstlük kuralına uygun şekilde işlenmelidir.3 Dolayısıyla bu konuda işverenlere tavsiyemiz, işçinin konum verisinin işlenmesi halinde her halükarda aracın işçinin özel kullanımına tahsis edilmemesidir.
Her ne kadar katı kurallara bağlı olarak mesai saatleri dışında konum verilerinin işlenmeyeceği belirlense bile bu durum her halükarda risk oluşturmaktadır, çünkü menfaat çatışması halinde işçinin özel hayatının gizliliği ihlal edilebilecektir. İhlalin meydana gelmesi halinde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu anlamında verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi söz konusu olacak ve çeşitli idari yaptırımlar uygulama alanı bulabilecektir.